Şu yazının gecikmiş devamı.
Çemberden bizi çıkaracak bir patika var. Var ama az kullanışmış olduğundan yürümek cesaret ve omuz verecek insanlar istiyor. Nasıl bir yol olduğunu anlatabilmem için önce oğlum için nasıl bir eğitim hayatı hayal ediyorum onu anlatayım.
Küçükken sahura kalkmak için içinizde deli bir istek duydunuz mu hiç? İhtimal, büyüklerin evrenine dahil olma hevesinin ateşlediği bir istektir bu. Bazen sizi sahura kaldırırlar ve direkli mirekli bir çocuk orucu tutmanıza izin verirler. Bazen de kıyamaz ve uyandırmazlar. İşte o zamanlar sabah gözünüzü açınca büyük bir hüzün hissedersiniz. Annenize beni niye uyandırmadın diye kızarken bir yandan da içinize oruçluyken duyacağınız açlıktan daha büyük bir kayıp duygusu çöker. İşte oğlum okula gidemediğinde böyle hissetsin isterim. İnsan her gün isteyerek ve gülerek gidemez okula. Ama kaçırınca üzüleceği bir okulu olsun.
Okuluna giderken sırtını kamburlaştıran kocaman bir çantası olmasın. Görüyorum, S.ına.v kolejinin reklamlarında iki çocuk gülümseyerek okullarına bakıyorlar, sırtlarında kendilerinden büyük çantalarıyla. Benim içim ve omuzlarım acıyor. Bir de havalı olsun diye mi ne tek omzumuza takardık çantamızı. Duruş bozukluğum o günlerin hatırası.
Okulu güzel bir yer olsun isterim. Yani çok büyük, çok lüks değil, estetik olarak güzel ve şaşırtıcı. Mimarinin insanların ruhlarındaki güzellikleri ortaya çıkartabileceğini düşünüyorum. Güzel ve basit binalar –veya şeylerle– çevrelenmiş insanlar da gözlerine nakşolmuş bu estetiği kendi yaptıklarına yansıtırlar diye düşünüyorum. Misal, bu ülkede uygun fiyata düz renk veya zevkli denebilecek desenlerde nevresim takımı bulmak neredeyse imkansız. Siyah fırfırlı yatak örtüsünün ortasında devasa boyutta bir gülle uyanan insanın teneke alüminyum folyo kaplı camiyi güzel bulması son derece doğal. Çocuklarımız en azından güzel, basit, temiz binalarda okuyabilmeliler, estetik duyguları kirlenmeden.
Okulda okumayı ve matematiği de öğrensin isterim, domates yetiştirmeyi ve marangozluğu da. Dişini fırçalarken suyu kapamayı, çıktığı sınıfın ışıklarını söndürmeyi, eğer sırasını çizerse tamir etmesi gerektiğini, şiirin uyağının bozulup daha güzel bir hale getirilebileceğini. Dünya dönüşüyor ve liselilerin dersi kaynatmak için sordukları ”ama hocam bu gerçek hayatta ne işimize yarayacak?” sorusu daha zor cevaplanır hale geliyor. Temel bilimler, insanlığın yüzlerce yılda üst üste taşlar koyup oluşturdukları bir bilgi dağarcığı. Oğlum, bu koca evrenin tadına baksın, öğrenmeyi öğrensin ama pratik bilgilerden de eksik kalmasın isterim. Hatta en güzeli iki dünyayı birbirine bağlaması, biyolojiyi tarlada öğrenmesi olur.
Okulu, yaratıcılığının sınırlarını iki tepe ortasından doğan sarı güneşle belirlemesin. Güneşin ışınlarında sarılar, morlar, maviler hayal edip çizebilsin. Böyle çizdiği için kimse onu yermesin. Bir cismi amacından farklı kullanabilmeyi akıl etsin ve okulu bu yenilikçi bakış açısını teşvik etsin.
Sınavlar, ödevler gerekli mi gerçekten? İlkokulda bize verilen ödevlerin kaçını biz, kaçını babamız yaptı? Sanırım 2. sınıftaydım. Karton üzerine kış yiyecekleri, kış giysileri konulu bir çalışma yapmamız gerekiyordu, panoya asılacaktı. Ya ben söylemeyi unuttum ya da annemler anlamadılar. Ben hazırlayamadım bu ödevi. Arkadaşlarımınki asılınca çok üzüldüğümü hatırlıyorum. Herhalde epey ağladım ki, o gece annemler seferberlik ilan ettiler. Annem hemen minik kazaklar, atkılar ördü. Babam minik torbalara mercimek, bulgur koydu. Hepsini bir kompozisyon dahilinde kartona yapıştırdık. Ertesi gün de öğretmenim benim ödevimi de astı, gün sonunda indirmek üzere. Çünkü konu işlenip bitmişti. Şimdi ben bu ödevden ne öğrendim? Zavallı annemle babam yorgun argın bu projeyi hazırladılar, ben de izledim. Belki hazırlamasalardı, daha dikkatli olmak konusunda daha iyi bir ders alırdım. Veya böyle bir panoyu sınıfta, arkadaşlarımızla işbirliği içinde hazırlasaydık daha iyi olmaz mıydı? Ödeve gerek var mıydı? Benim hayal ettiğim okulda ödevler olmamalı. Ya da anlamlı ödevler olmalı.
Peki böyle bir okul mevcut mu? Böyle bir okuldan mezun olan adam üniversite sınavlarında ne yapar? İlk yüze girer mi? Çok para kazanan bir doktor veya mühendis olabilir mi? Böyle bir okul mezununa kız verirler mi?